Yılan ve Yalan
Komik bir cümle değil mi ''yılandan korkmam yalandan korktuğum kadar '' ve büyük yalan.
Çünkü insan yalanı sever sahiplenir ve zamanla -ki buna çoğu kez büyümek diyoruz - onunla arasında bir mecburiyet ilişkisi kurar.Çünkü mutluluktan o kadar uzaklaşırız ki o kadar imkansız kılarız ki onu sanki tanrı bizi cebimizde mutlulukla yollamamış gibi yalanlarla düşeriz onun peşine bir ömür. Mutluluk dileriz yalandan, karşıdakinin mutsuzluğu bize mutluluk getirsin diye . Mutlu olalım diye ikisini de hayatımıza dahil edebilelim diye hayır onunla değildim deriz , onu hiç görmedim, onu senin kadar sevmiyorum. Biraz daha hassas olanlarımız ( ya da belki güçsüz ve acizler) kendilerine yalanlar söylemeye başlarlar. O beni çok seviyor, beni aldatmaz , bilerek yapmamıştır, evet onu aldattım ama istemeden oldu hata yaptım , evet yalan söylüyorum ama ama ama... Amalar yalanların koluna girer ve başlarlar yönetmeye dünyayı. Dünyası yalana doymuş yalanla dolmuş biz insanoğluda başlarız gerçeğin peşinde olduğumuza inanarak yürümeye, koşmaya, ölmeye, doğmaya, sevmeye, sevişmeye, öldürmeye, yara almaya, yaralamaya ...
Ve sonra gerçek olmak için( belki de büyük bir yalanla)anlatırız hainliklerimizi sana bunları yapmayacağım demek için korkma demek için . Yaralarımızı açar gösteririz-yalanların tuz olduğu yaralarımızı- beni yaralama iyileştir deriz derinden. Peki sonra ne olur ?
Hain kahkahamız ile bir sofrada bırakırız gerçeğimizi, yada kangrene dönmesin diye yeni yarayı kesmeye hazırlanırız derin bir nefes alarak ve bilerek bıçağı...
Yani kısacası hepimizin en nefret ettiği şey yalandır ve hiçbirimiz '' yılandan korkmayız yalandan korktuğumuz kadar '' ...
Yorumlar
Yorum Gönder