dünden yarına

 Biz kendi masalımızı yazarken hayatımıza giren kimseleri masal karakterimiz yapıyoruz . Onlara sormadan onları tanımadan yarattıdığımız karakteri giydiriyoruz onların üstüne ve en mükemmeli oluyor bizim için ,harika dostluklar,mükemmel ilişkiler kurduğumuzu sanınıyoruz oysa biz yarattığımız gerçek dışı karakterlere benzetiyoruz hayatımıza girenleri ve onlar hata yapınca -ki belki bu bir hata bile değil sadece onun yada onların kişiliklerinin bir parçası-tüm hayat , hayal değişiyor .
  Onların mükemmelliklerine bizim inandığımız pürüzsüz ilişkilere leke sürülüyor ve kendi yarattığımız dünyayı yine kendimiz yıkıyoruz. Atıp tutmaya başlıyoruz insanlar şöyle hayat çok acımasız kimse beni anlamıyor diye. 
Oysa ki biz hayatı anlamıyoruz ; ona şans vermiyoruz. Hayatımızı da ömrümüze değen kimseleri de değiştirmeye dönüştürmeye çalışıyoruz ve her biten ilişki bu maceradan yorulmuş insanlar bırakıyor ardında. 
Biri beni anlamadı diyor diğeri çok değişti başlarda hiç öyle değildi. 
Oysa değişen dönüşen hiç birşey yok. Başlardaki o kudretli değiştirme gücü zamanla zayıflıyor ve bu çabaya karşı tahammül azalıyor ,
 Ardından beklenen son... 
 Kendi mükemmel dünyamızı yarattığımız gibi bu kaçınılmaz sonu da yine biz hazırlıyoruz. ve belki de o yüzden'' hayatta en zor olan bir insanı tanımak kabul etmek huylarını değişmeden bir olmak '' diye mırıldandığında bir şarkı yine en derinden biz eşlik ediyoruz.
    Farkındalıklar dile gelmeye başlayınca hayalden vazgeçip gerçeği çağırır oluyoruz .Masal gibi bir aşk yerine her zorluğa birlikte göğüs gerebileceğimiz aşklar, film tadında dostluklar değilde gerçekten yaramızı rahatlıkla , sakınmadan  gösterebileceğimiz dostluklar diliyoruz tanrıdan.
 Peki geçen zamanla değişirken biz , çok mu geç kalmış oluruz ?

Yorumlar

Popüler Yayınlar