MERAL OKAY
Aslında anlamalıydım. ta günün en en başından,telefonun o itici alarm sesiyle gözlerimi açmaya çalışırken,göz kapağımın üzerindeki ağırlığın uyku olmadığını anlamalıydım.Yağan yağmurun ardına kattığını rüzgar bir şeylerden hıncını alıyordu sanki. Nisan ayından çok uzak bir gün,yağun yağmur ve öfke dolu yorgun bir rüzgar.
Meğerse...
*************************************
Bilmem insanın hiç tanımadığı birini sevmesi ne kadar gerçek addedilir.Ama benim hissettiğim gerçek bir bağ idi.Bir akrabalık bağı,bir çeşit usta saygısı.
onu tanıyamadım nasıl konuşur nasıl düşünür nasıl sevinir ve nasıl sever bilemedim. Ve henüz biz tanışamamışken o geçmiş zaman cümlelerinde yerini almaya karar verdi.Ya da büyük yaratıcı denildiği gibi onu sevdiği adamın yanına yolladı.
Yaptığı işler hep en büyük hayranlıkları ve en ağır eleştirileri aldı . Taşlandı çünkü meyve veren bir ağaçtı.
İkinci Bahar da Melahat usta küçük cümlelerle ne güzel anlattı kadının gücünü,yerini. O güzel hikayede güçlü ''kasaplık'' yapabilecek kadar güçlü kendine güvenen karakterin bedeni oldu.
O benim hükümet gibi kadınlarımdandı.
O benim hiç tanımadığım ustam,hocamdı.
O sürülmüş insanların yeni evleri vatanları olarak kabul ettikleri topraklara kök salabilmiş hatta meyveler verebilmiş evlatlarındandı.
************************************
Gittiğin yer cennet olsun...
Ölüm bir Nisan günü geldi sana ve rüzgar ile yağmur da çok kızgın bu ayrılığa ...
* Söylenecek çok şey var belki ama ben sözü ona bırakıyorum saygıyla .
Meğerse...
*************************************
Bilmem insanın hiç tanımadığı birini sevmesi ne kadar gerçek addedilir.Ama benim hissettiğim gerçek bir bağ idi.Bir akrabalık bağı,bir çeşit usta saygısı.
onu tanıyamadım nasıl konuşur nasıl düşünür nasıl sevinir ve nasıl sever bilemedim. Ve henüz biz tanışamamışken o geçmiş zaman cümlelerinde yerini almaya karar verdi.Ya da büyük yaratıcı denildiği gibi onu sevdiği adamın yanına yolladı.
Yaptığı işler hep en büyük hayranlıkları ve en ağır eleştirileri aldı . Taşlandı çünkü meyve veren bir ağaçtı.
İkinci Bahar da Melahat usta küçük cümlelerle ne güzel anlattı kadının gücünü,yerini. O güzel hikayede güçlü ''kasaplık'' yapabilecek kadar güçlü kendine güvenen karakterin bedeni oldu.
O benim hükümet gibi kadınlarımdandı.
O benim hiç tanımadığım ustam,hocamdı.
O sürülmüş insanların yeni evleri vatanları olarak kabul ettikleri topraklara kök salabilmiş hatta meyveler verebilmiş evlatlarındandı.
************************************
Gittiğin yer cennet olsun...
Ölüm bir Nisan günü geldi sana ve rüzgar ile yağmur da çok kızgın bu ayrılığa ...
* Söylenecek çok şey var belki ama ben sözü ona bırakıyorum saygıyla .
"Bir gün evi düzenlerken fark ettim. Bir de baktım ki, benden çok Yaman"ın eşyaları var...
Küçük küçük poşetlerle sızmıştı. Aşk bir sızma halidir...
Yaman o kadar temiz bir adamdı ki ona kızamazdınız. Bir o kadar da yiğitti. Ben derdim ki; bu adam ne zaman yorulacak! Meğer acelesi varmış...
Herşeyi o kadar yoğun, hızlı ve coşkulu yaşıyor ve yaşatıyordu ki büyüleyici bir şeydi bu. Ben köşeleri çok olan bir insandım. Yaman beni eğitti...
Aşk kendinden vazgeçme halidir, kendi benliğini ezmeden "biz" olabilme halidir...İnsan egosu denetlenmesi en güç şeydir. Bunu ancak aşk becerebilir, sadece aşk ile üstünden atlayabilirsiniz...
Biz birbirimize karşı çok saygılıydık... Eee bazen de sıkılırdık, hele üç beş aydır bir aradaysak birbirimizin gözüne bakardık, önce kim gidecek diye, böyle nefes molaları da verirdik...
Döndüğümüzde yepyeni bir enerji ve hasret bekliyor olurdu bizi... Aşk bazen de bir kıyamama halidir... Şunu çok açık yüreklilikle söyleyebilirim, o benden daha iyi bir insandı...
O kadar bebek, o kadar adam, o kadar temiz, onun kadar beklentisiz, onun kadar temiz yaşamayı öğrenmeye çalıştım. Buradan bir öğretmen öğrenci ilişkisi anlaşılmasın...O, o kadar ahlaklı ve temizdi ki, yaşam biçimi ve duruşu karşısında başka türlü olamazdınız. Onun yanında kirli kalamazdınız. Böyle bir şölen gibi, bir lunapark gibi sevdalık yaşayınca bu görkemi taşımayan her şey bir çadır tiyatrosu gibi geliyor insana...
Bu ateşle yanma hali o kadar derinden, için için yanıyor ki, dönüp bir başka ölümlüyü yakmaya içi elvermiyor insanın...Yaman'la her günümüz sevgililer günüydü...Eşine bu kadar çok çiçek getiren bir adamı daha analar doğurmamıştır... Biz birçok defa sabah uyanıp birlikte gün doğumunu seyreder, ne bileyim çingene vapuruna binip sabah erken boğaz'ı turlardık.Bugün eksik olan ne? Bu topraklarda eksik aşk ve mutluluk kutsanmaz, ayrılık ve acı kutsanmıştır...
Birlikteliklerdeki tutku kutsanmaz da, ayrılıklardaki tutku kutsanır hep...Yaralarıyla mutlu olmaya daha yatkın bir kültüre sahibiz biz..
MERAL OKAY
Yorumlar
Yorum Gönder