PUANTİYELİ BİR FULAR

                                                                                 

Çocukların gününde çocukların katıksız mutluluğunu aldı ekledi dünyasına.
Bir de puantiyeli bir fular.
Renkler. Parlak.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                         
Parlak kalemleri gibi parlak.
Sonra gençlik…
Gençlere yaraştı deli kanlılığıyla.
Sevmesiyle nehir,
Öpmesiyle bulut oldu.
Damladı.
Çoğaldı.
Sonra ortaladı ömrünü.
Çoğaldı; yaş aldı.
Gün be gün yaş.
Yaş. Yaş.
Yaşlandı.
Yüzünü sarkıttı.
Yavaş yavaş…
Sonra birden.
Güm.
Yüzünde patladı bir fotoğraf. 
Tüm yaşlarını topladı.
Güzel sözlerini teslim etti bir başkasına -dönüp alabilirdi ondan geri ya da onda kalsındı; mühim değildi.-
Gözyaşlarını teslim edemedi; paylaştı yalnızca .
Başka güzel sözler edinebilirdi ama gözyaşları tekilliğine de çoğulluğuna da ortaktı, bırakamazdı.
-Alışılmışlıklar gitmezdi; alışılmışlıklardan gidilemezdi.
Gitti birinden.
Gitti biri.
Yaşlılık çocukluğa, gençliğe özlemdi.
Sonda yaşlanırken insan,
Yalnızca parlak renkleri hatırlardı.
Soluklar uçardı.
Geçmişin tüm bulantılarını parlak renklere boyadı.
Acısından zevk aldı sonra.
Acı acı.
Bir ömrün çocukluğu ve gençliği mutsuzluk buhranlarında yatmış olsa da,
İlle de geri dönsündü.
Acı hem geçmişteydi hem şimdide.
Ama geri dönüşler kurtaran olacaktı bu sefer şimdide.
Kurtulamadı.
Geçmiş gelse de gelmese de vardı acı.
Ama geçmiş gelsindi.
Anlar.
Bekledi.
Gelmedi.



                                                                         BAHAR MUMCU 

Yorumlar

Popüler Yayınlar