GÜZEL-LİK

   Heyecanlı  bir genç kız... 
    Yağmurlu bir sonbahar akşamı... 
   Heyecanı telaşa dönüşmüş yanındaki arkadaşı ile hararetli konuşmalar içinde. Duymuyorum ama hissediyorum onu heyecanlandıran bir yere, birilerine gidiyor. Bunları düşündüğüm anda burnuma keskin bir kozmetik kokusu geliyor. Sanki kremlerin, pudraların, rujların kokusunu küçük pahalı şişesine eklemiş ve sıkmış ruhuna ki güzel olsun. Ben içimden onun kozmetik kokusunu içine hasretle çeken bir adam mı bekliyor acaba onu diye geçiriyorum ve dönüp bakıyorum, sadece saçlarını görebiliyorum .
    Uzun fönlenmiş ,hepsi düzen içinde.
    Güzel miydi ? ...
   *************
    Ben o heyecanlı kızı unutmuş kendi heyecansız hayatımda ,kurulmuşken bir dolmuş koltuğuna yanımdaki arkadaşım güzellik dedi, bu güne ait etrafımızda gezinen güzellik algısı bize tüket emrini verenlerin bizim için hazırladıkları bir tuzak. Biz onların bize haydi bakalım bunu da alınca güzel olacaksın hipnozunun kollarındayız. Ve birinin parmağını şıklatması lazım dedi. Güzel olmak satın alınacak bir şey değil , bakmakla görmekle, dokunmakla, hissetmekle alakalı insanla alakalı.
Yani tam olarak aynı kelimeleri kullanmamış olsa da anlatmaya çalıştığı şey buydu. - En azından benim anladığım bu -
    Ve hayatın tesadüf dediğim öğretisi devreye girdi bu sabah bir siyaset profesörü ,kadın olmanın akademik hayatta, çalışma hayatında zorluklarından bahsederken güzellik birilerinin uydurduğu popüler kavramlara ve modaya göre değişim gösteren bir olgu oldu; elli sene öncesi zayıflık çirkinlik sayılırken şimdi yemek yemenin suçluluğu içinde birçok kadın diyerek cevap verdi.
  Belki de ben kendi kurgu dünyamda bu farklı kadınlardan aldıklarımı harmanladım zihnimde ve ilişkilendirdim evrenle bilmiyorum . 

  Bana bir şeyler söylendiğini düşündüm. O yüzden bir de yazmak istedim.
     Tükenmeyen güzelliklere ...
    İçimizden gelen ruhumuzda salınan tüm güzellikle ...


Yorumlar

Popüler Yayınlar