YÜRÜ BE KOÇUM (!)
Aslanım benim ..
Koçum ..
Paşam…
…
Başka güç, iktidar, fiziksel görünüş üstünlüğü dolu nice hitap duydum etrafımdaki kadınlardan erkek evlatlarına.
Küçücük çocuklardan hiç fark etmeden tuhaf canavarlar yaratıp içine sıkışacağımız zindanlar örüyorlar. Üstelik bunu da belki de hayatları boyunca en azından kendi doğurdukları erkekler tarafından sevilmek için fark edilmeyen ama çok derin bir kaygıyla yapıyorlar. Bir erkek için vazgeçilmez olmanın mümkün olmadığını kabul eden bilinçaltı o küçücük bedenlerde hortluyor.Kadın çocuğunu tuhaf bir edilgenlikle yetiştiriyor bir taraftan aslanım , kaplanım , paşam diye sevip ona taşıdığı penisin alt edilmez ! itibarını iade ederken diğer taraftan en temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak biri olmasına göz yumuyor. Kendi yemeğini hazırlayamayan , kendi kirlisini paklayamayan hep bir kadına bağımlı yaşamak zorunda insanlar olacak şekilde yetiştiriyorlar.
Bir kadın topluluğu düşünün ,hayata dair çeşitli konular tartışılıyor , sohbet dönüyor dolaşıyor hasta komşuya geliyor, tamamı kadınlardan oluşan bu ekip şöyle bir yorum yapıyor
‘’ Kadıncağzın kızı yeni doğurdu , ilgilenemiyor gerçi oğlan evde ama ne bilsin yemek yapmayı eve iki süpürge vurmayı ‘’
Hepsi anne olan kadınlar , hayata dair tek dayanaklarının kızları olduğunu fark etmiş bu kadınlar erkek evladının bir kap çorba yapamamasını normalleştiriyor.
Yahu nasıl olabilir bir insan nasıl olur da kendi en temel ihtiyacı olan ‘’yemek yeme ihtiyacını ‘’tek başına karşılayamaz ve kendi yemeğini bile yapamayan bir cins nasıl olursa bu kadar özgüvenle bu dünyanın ağzına sıçar.Nasıl ormanların hakimi olabilir.
Seks uğruna dünyayı yok sayabilecek ilkellikleri ile , hayatı üç beş farklı açıdan algılayamayan düz mantıkları ile , içlerinde barındırdıkları derin muhtaçlık ile bunca zayıflıkla nasılda vicdansız cellatlar olabiliyorlar?
Bu yalan iktidarın en büyük dayanağı değişemeyeceğine dair inanılmış, kabullenilmiş bir vazgeçiş hali . Bu nedenle birçoğumuz kabullenilmiş bir vazgeçişle yaşamaya çalışıyor yaşamanın bile suç sayılabileceği bir dünyada.
Hayatta kalabilmek için,ya da belki de doğduğu an yok sayılmanın yarattığı bir aidiyet açlığıyla zamanla dönüşüyor kadın. Kendi kadınlığında ezilmiş gönlünü anneliğinde temize çekmeye çalışıyor.Bu bir çember başlangıcı ve bitişi aynı nokta olan . Ama bir kiriş kesecek bu çemberi dur bakalım diyecek.
Ve bu olurken muhtemeldir ki erkek cinsi farkına varamayacak. Kendi çok önemli işleriyle o kadar meşgul olacaklar ki ayaklarının altından çekilen hayatın farkına varmayacaklar.
Yakasında, ruhunda , geçmişinde , dününde ve yolunda bunca ölüm, bunca yasak, bunca haksızlık takılı kadınlar varlar aslanlarım anlatabildim mi ? Analığından soyunup kadınlığıyla dikiliyorlar dünyanızın karşısında haberiniz olsun …
Yorumlar
Yorum Gönder