İç Ses - 42
Durmak devinim yaratabilen bir şey mi acaba?
Devinim bir fizik terimi olarak durağan, durmakta olan bir noktaya göre yer değiştirmekte olan nesnenin yaptığı eylem olarak tanımlanıyormuş.
Durmakta olan bir nokta durduğu noktaya göre durduğu haliyle yer değiştirebiliyor olabilir mi?
Birikmek üst üste ya da yan yana toplanıp, bir araya gelip bir yerde yığılmak ya da birbirine eklenip çoğalmak, artmak anlanımı taşıyorsa, bir nesne yer değiştirecek bir devinim içinde değilken de birikip çoğalabiliyor mudur acaba?
Anlam dünyasını tanımlamak için sürekli mana yaratma çabasında olan insan zihni yönergeyi kaybettiğinde neler oluyor acaba?
Bir ömrü cevaplar aramak için yaşıyormuş yanılgısı içinde olan zihin, soruları üst üste yığdığında biriktirdiği şey tam olarak ne oluyor?
Ya da aslında cevap aramanın bir yanılgı olması ihtimaline sığınmak insan soyunun çaresizliğine karşı geliştirdiği bir zırh mı?
Eksilmenin, eskimenin, durmanın karşısına koyulan bir teselli ikramiyesi mi?
Zamanı kırmak, bölmek ve hep cevap peşinde koşturmak ilüzyonu faydalı bir aynılaşmak mı?
İnsanın aslında çok aynı, çok tek, çok benzer insanlık halleri içinde ısrarla kendine dair, biricik bir anlatı peşinde olması ve bu soruların herkesin en sessiz zamanında, günün karmaşı bitip herkesin en mahrem, en vahşi, en kendine dair anlarında büyüyüp genleşmesi tesadüf mü?
İnsan cevap bulmazsa mı yörüngeyi kaybeder, sorularını unutacak kadar devinim içindeyken kendiliğinden yaşanan bir kendiliğindenlikte mi kaybeder?
Kazanmak ya da kaybetmenin hikaye ile bir ilişkisinin olmadığını kabul ettiğinde ve zamanın kendisi olabildiğinde mi gerçeğini bulur insan cinsi?
Bu kadar soru neden hep en cevapsız anlarda sıralanır?
İnsan nasıl hem bu kadar ilkel hem bu denli karmaşık olabilir?
Sorudan ne zaman vazgeçilir?
Nesne ile özne arasındaki korelasyonun yaşamın içinde sahiden bir karşılığı var mıdır?
Yoksa aslında hepimiz o, bu ya da şu olarak kalabildiğimizde mi hafifleriz aslında?
Yorumlar
Yorum Gönder