İç Ses - 34

Bremen'deyken sabahları uyandığımda, o küçücük odadan dışarı baktığımda,  şehrin üstündeki sisi görünce içime nasıl bir sıkıntı çökerdi.
Hala aklıma geldikçe içim sıkılır.
Bir süredir hissettiğim şey o günlerdeki iç sıkılmama benziyormuş bugün birden ayıldım.
Kapana kısılmışlık hissi.
Çözüm üretmeyi çok önemserim, çözüm odaklı biri olduğumu düşünürüm hatta inceden bir gurur da duyarım bu özelliğimle.
Sorunu tespit edip, çözümümü belirledikten sonra çalışma kısmı başlar. Vadesinden bağımsız üstelik. Küçükken çözüm planım neredeyse 15 yıllık bir plandı. Sabırla da uyguladım. Zaman zaman kaygılanmışımdır tabii de vazgeçmedim.
Ama bir süredir kendime faydam yok.
İçimde üstesinden gelemediğim birikmiş bir öfke ve çaresizlik, dolanıyorum. Çünkü sorunu görüyorum, sorunu biliyorum, fakat çözümler konusunda kendimi ikna edebildiğim bir hareket planı yapamıyorum.
Ben kaygılanıyorum, ben yalnız hissediyorum, ben değersiz hissediyorum, beni biraz daha fazla sever misiniz, ben bu aralar kendimi pek sevmiyorum da diyemiyorum.
Bir çözüm bekliyorum, gelmiyor, hala mutsuzum bugün de mutsuzum diye geçiyor zaman.
Yani geçiyormuş.
Bir biçimde kendimi ikna edebileceğim bir plana ihtiyacım varmış.
Kapana sıkışmışlığımın, kendime duyduğum saygıyı sorgulama noktasına gelmemin sebebi bu çözümsüzlük hissi. Bir çeşit klostrofobi gibi bir şey. 
Hala içimde herkesten bağımsız ve herkesle ilgili bir mutsuzluk var.
Böyle zamanlarımda yoklayan sevilme, kollanma, sarılıp sarmalanma isteği, şefkat gösterilen taraf olma arzusu var.
Neye olduğunu anlamlandıramadığım bir öfke var.
Hala var, yarın da olmaya devam edecek muhtemelen.
Ama artık doğru bir çözüm planı yaptığımda, kendimi ikna ettiğim bir çözüm ürettiğimde geçeceğini hatırladım.
Yine ben yapacağım.
Yine bir çözüm üreteceğim.
Kendime olan inancım tazelenecek.
İlla ki olacak.





Yorumlar

Popüler Yayınlar