İç Ses - 29

Anlamak ve anlaşmak arasındaki boşluğa sıkışan iç sıkıntıları yazmıştım bir köşeye şimdi yazmak için oturunca beyaz ışığın karşısına aklıma geldi. Anlaşmaya yetmeyen anlamaların ruhumuzun üzerinden geçip gittiği dönemin adı yetişkinlik sanırım. Olgunluk denen ömrün arka bahçesi dönemine geldiğimde ya anlama çabasından ya da anlaşmaktan vazgeçmiş olmayı umuyorum.
Maddi hırslara kapılıp bir kazanmak telaşı ile ömür tüketme üzerine programlı biri olmadığım için, hayallerime kapılıp, dünya denen yeri anlama telaşı ile ömür tüketiyorum. Bir huzur dönemi olacaktır illa ki değil mi? Olur olur ya bence :)
Yaşarken ve hayat sağımdan solumdan akarken içimde bazen gerçek bir dinginlikle biraz sabır bak zamanla nasıl da haklı çıkacağım dediğim anlar, hisler; bazen hiç bitmeyecekmiş gibi hissettiğim, hep hataya teşne bir çömezlik…  
Belki kardeşle yaşamanın verdiği idare etme refleksi, belki yaşlıyla büyümenin verdiği ihtiyar bir kabullenişle duvarsız, yalansız, apaçık devam etme arzusu.
Ananem insanın geçinmeye gönlü olcak derdi, sağlığında kulağıma yerleşen ve her geçen gün ne kadar da haklı olduğunu bir kere daha fark ettiğim cümlelerden. Geçinmekten kast ettiği anlaşmak, devam etmek yani.
 Geçinmeye niyetim var benim hayatla da umutla da, sık sık içimin huzursuzluğu ile ruhumu duvardan duvara vurmalarımın kaynağı anlaşılamayan çocuk telaşı sanırım.
Anlaşılamamaya dair duyduğum çömez kaygı.  

Anlıyorum aslında diye başlayan cümlelerin gönlü tatmin ettiği günler diliyorum kendime, ne diyeyim daha başka.  

Yorumlar

Popüler Yayınlar