İç Ses - 20

Hayatımı farkına varmadan hep hikayenin üstüne kurmuşum. Hatta hayatım yokken sadece hayallerim varken bile içimin peşinde sürüklendiği şey hikayeydi, hikayeymiş. Benim ilk yol arkadaşlığım esmer bir kız çocuğu ile karşılaşmamla başlamıştı. Yaşarken farkına varmadığım o aynı yolda yürümenin güzelliğini, gücünü ve riskini çocukluğuma yaren etmiştim. Daha sonra çocukluğum gençliğe doğru ilerlerken nasıl fark ettiğimi bilmediğim ne Zaman tanıştığımı çok da hatırlamadığım bir kadının  yazdıkları hayallerime karıştı. Saatlerce sıra bekleyip kitap imzalatmak hayallerimin kontratını yapmak gibi birşeydi. Çekilen fotoğrafın arkasına yazılan not bir şeye inanmanın ama çok inanmanın söz olmuş haliydi. Çok Zaman geçti ...  Zihnimde kelimelerin sağa sola uçuştuğu, aklımın duvarlarına çarptığı ama bir düzene sokamadığım ve asla tahmin edemeyeceğim bir yolculuğa çıktım. Yolda olmak her zaman en sevdiğimdi ama bu sefer içimdeki onlarca benle o yolda sanki yıllarca yaşadım. İşte yolculuğumun hem ilk hem de son durağı olan gri ülkedeyim yine. Yıllar önce hikayesine hayallerimi yüklediğim o kadının cümleleri arasında ne çok geçerdi bu şehrin adı. Birden aklıma geldi benim de yıllar önceki heyecanım, o satırlardaki özlem. Bu şehri neden sevmedim ben ? Şehrin tarihi içindeki keder mi içimi boğan yoksa çocukluğumdaki okunmuş keder mi sinmiş bilincimin bilmediğim köşelerine?  Çok sevdiğin insanlarla sihirli bir duygudaşlık edinir ya insan, öykündüğüm o hayatın kederi de bulaşmış olabilir mi içime ?  Ben neden sevmedim bu şehri ? Birini hiç tanımadığın birini o çocuksu ve ter temiz inançla sevmek, sakınmak ne kadar da güzeldi. Şimdi ben büyüdüğüm o büyülü yaşam sıradanlaştı. Şimdi bu gri şehrin içinde bir hostel odasında kulağımda çocukluğum içimde bu gri şehrin hüznü zihnimde yolum, yolculuklarım ve yarın ... 
 

Yorumlar

Popüler Yayınlar