Susmak

Susmak konuşmaktan zordur ya da zormuş. 
Tam dilinin ucuna kadar gelen kelimeler kalbi de ruhu da sıkıyormuş. Ama büyümek kabul etmek susabilmekmiş ya. 
Konuşan, anlatan , açık olmaya çalışan hep bir deli fişektir kafasındaki kavağın yelidir ondaki kelimelerin cömertliği. Oysa ağır olmak saygı duymak çokça susmak lazımmış. Ağzına geleni söylememek zamanla onu bayatlamış şekere dönüştürüyormuş; için için tükürme isteği duyduğun kelimeleri halinden memnun bir biçimde öylece tutmalıymış olgun insan. Gözünden yaş gelse bile konuşmadan beklemeliymiş.
 Bir düşünsenize konuşamadıklarınızı sevmediğiniz komşunuzu mesela her seferinde dilinizin ucuna gelenleri, o sevmediğiniz akrabanızı mesela. Ya da saçmalamayı erdemmişcesine benimsemiş o tanıdığı.
     Aman kalpler kırılmasın aman tatsızlık olmasın dedikçe o kelimeler birike birike zehir oluyor dilde ve ne bayram şekeri ne baklava o zehrin tadını almıyor yalandan bakışmalar söylenmemişlikler ve tükürülmeyi bekleyen kelimelerimizle biz büyüyoruz ama zehir kalbimize yürüyor.
  Belki de bir bayram sabahı beğenmediği şekeri yemeyen o küçük çocuğun cesur ifadesinde kayboluyoruz .

Yorumlar

Popüler Yayınlar